Friday, April 30, 2010

kim ne derse desin bence pastane kavramını Selanikliler buldu!








Selanik'te masaya oturduğunuz andan itibaren, suyunuz ve ne siparis ederseniz edin kurabiye&kek tabağınız beraberinde geliyor. Bir cafeden daha ne isterim ki? Fiyatlar da 2ye katlanıyor, 2,5 euroluk bir tatlı oluyor size 5. Ama işte isterse 10 olsun diyeceğiniz manzaralar ise aşağıda.

Tepkevhnc

Adım başı karşınıza çıkacak bu pastane zincirinde herşey inanılmaz leziz, bir Yunan vazgeçilmezi olan frappe'mizi sipariş etmeyi ihmal etmeyelim :)






Napoe
Buraya 2 kere geldik, Nikis sahil şeridinden White Tower'a doğru yürürken karşınıza hemen çıkacak olan bu pastaneye ilk seferimiz dev külahlarda sattığı dondurmasından, 2.si de dondurma alırken aklımızın kaldığı tatlılarından oldu.







Ble
Atatürk'ün evine giderken rastladığımız Ble, bizim Beyaz Fırın 'a benziyordu. Muhteşem tatlılarını ve Roma'da iyice alıştığımız bu dev pizzaları kaptık, parka pikniğe gittik :)





Social Cafe
Bu cafe alışveriş için off ne giysem'de önerdiğim Mitropoleos ve Kouskoura sokaklarının kesiştiği köşede. Konumu, adı ve wireless'ı itibariyle Selanik'te en sevdiğim cafe oldu çıktı :)

Thursday, April 29, 2010

Selanik'te yemek için 3. ve son durak

Selanik'te son akşam isyan edip artık balık yemeyelim dedik ama yan masalara gelen sudan çıkmışları görüp çok fena iç geçirdik. Bu restaurant'a yemek için 2.durağımız olan Aristotelous'da yıllardır çalışan şef garsonun tavsiyesi üzerine geldik. Balık yemediğimize sonradan bin pişman olduk, ama gelen etler ve mezeler de çok güzeldi..Ve tabiki yine retsina..Bu sefer ki daha da hafifti. Hangisi güzel karar vermek zor ama ülkenize dönerken yanınızda götürmeniz konusunda ısrarcıyım. :)








Tabiki yine tatlı müesseseden :)Portakal reçelini dondurmanın üstüne dökmüşler, birden dünyanın en pratik ve leziz tatlısına dönüşmüş.



Yemekler bitti bir sonraki sonraki postta tatlılarla devam :)

Selanik'te yemek için 2.durak

Yemek için 2.önemli durak Aristotelous Meydanı'ndaki yine aynı adı taşıyan, sevimli bir avlu içindeki bu küçük restaurant. Menü yine sudan çıkanlar; içinden feta peyniri fışkıran kalamar favorim. İçkimiz ise Yunanistan'a özgü; retsina. Üzüm suyu ve çam reçinesi karışımı Yunan şarabı. Muhteşem birşey ben bayıldım, gitttiğinizde kesin denemelisiniz.












Tatlı da müesseseden :) Her yemekten sonra bizde çay ikram edilir, Yunanistan'da tatlı. Yemekten sonra gözü dönmüş gibi tatlı arayan benim için muhteşem bir jest. Yunanlıların yemekleri de servisleri de şahane!

Tuesday, April 27, 2010

Selanik'te ne yenir ne içilir? - ilk durak

İlk durak To Dixtu
Yemek yemek için ilk durak Hazal'ın Selanik notlarında rastladığım mavi tenteli taverna oldu. Selanik'in her yeri Türkiye'den bir yerlere benziyor aslında. Tavernaların olduğu alan da tam da bizim Çiçek Pasajı aslında. Rakının yerini Ouzo alır, fasılın yerini ise rempetiko, gerisi aynı :) Asıl meze ve yemekler...Soğanın hiç eksik olmadığı salatalar, feta, kalamar, ahtapot, midye, bu kadar mı güzel olur. Selanik'e yolunuz düşerse ilk durağınız sizin de To Dixtu olsun derim.









Aynen bizdeki gibi heran dibinizde biten satıcılar burda bir hayli fazla, ama neyseki ısrarcı değiller. Aman zaten benim için hava hoş ;)



Peki Taverna bölgesine nasıl gidilir?
Aslında Selanik çok ufak bir yer. Her yeri kolaylıkla bulmak mümkün. Taverna bölgesi, Selanik'in en popüler meydanı olan Aristotelous Meydanı'nın hemen yan paralelinde, Balanou bölgesinde.

Dostluk Expresi yolcusu kalmasın!

Selanik'e Dostluk Expresi ile gitmek isteyenlere hiç bir yerde yapılmayan ilk uyarıyı ben yapıyım hemen ki benim yaşadığım ilk şoku siz daha yumuşak atlatın :) Yolculuk 16 saat sürüyor!

Hergün eve dönüş yolunun 15dksını TCCD'nin banliyö treninde geçiren ve İstanbul trafiğine meydan okuyan bu vesaitin gerçek bir sempatizanı olan benim için 'aşina' bir durumdu aslında vagon kavramı. Ta ki Sirkeci Garı'nda banliyö trenin yarısı kadar uzunlukta, üstünde grafitiler olan lacivert oyuncak treni görene kadar..


Oyuncak trende kompartmanlarda haliyle Barbie evi odası kadar. İlk şokum 2m² kadar olan bu odacığın sadece 1,5 kişilik bir koltuktan ibaret olduğunu sanmamdı. Sonradan anladım ki, meğersem bizim kompartman yandaki kompartmana göre 'balayı süiti' sayılırmış. Yandakinde ranza konumda olan ve tüm alanı kaplayan yataklar, bizimkisinde 'tavan arası'nda, karşılıklı olarak konumlanmış. Sonradan bunu yazacağım aklıma gelmezdi ama bizim kompartman ferah bile sayılırdı. :) İlk şokla, trenin tüm camlarının kapalı olmasının da etkisiyle bir ara nefes alamıyorum sandım. Klostrofisi olan binmesin gerçekten, ama ne zaman ki tıngır mıngır yol almaya başladık ve püfür püfür esen rüzgar içeri dolmaya başladı, keyfimiz hemen yerine geldi. İstanbul'a bye bye deyip, henüz 16 saat süreceğinden haberimiz olmayan yolculuğa başladık.. :)

Dostluk Expresi from Billur Saatci on Vimeo.










Trende her türlü gizli konfor mevcut, aynanın arkası ecza dolabı, hemen altındaki mini masa ise gizli bir lavabo :)





Sakın 16 saatlik aburcuburlarınızı da almayı unutmayan. Trende sıcak su ve kahve mevcut. Ama yapanı heran yerinde bulabilir misiniz hiç sanmıyorum. Bir an da gelen kahve kokusu etrafı sarınca keşfettim ben. Dilerseniz seyyar minik cattle alabilirsiniz yanınıza, priz mevcut kompartmanda.



Dönüşte Metro Turizm ile otobüs yolculuğumuz 9,5 saat sürsede, trenin keyfini, yatarak yolculuk yapmayı hiç birşeye değişmem. Tutulmaca, sesten rahatsız olmaca yok, kendi küçük krallığınızda mutlu mesut yolculuk etmenin tadı gerçekten bambaşka!

Selanik macerası geçtiğimiz Perşembe böyle başlamıştı..

Çuff çufff Selanik Dostluk expresi kalkıyor!
Bugün hayatımda ilk defa uzuun bir tren yolculuğuna çıkıyorum. Sirkeci Garı'ndan akşam 20.00'de başlayan yolculuk sabah 07.00'de Selanik'te son bulacak. Uzun ama değişik bir deneyim olacak benim için. Trenin adı da pek sempatik; "dostluk expresi". Aynı anda Selanik ve İstanbul'dan kalkan dost trenler, ortada buluşup lokomotiflerini değiştirip yola devam ediyormuş. Bakalım tıngır mıngır giderken ranzanın tepesinde neler yaşayacağım? Keşif notlarımla Pazartesi burdayım!